Gönül yarası : Hedefine ulaşamamış sevgi; başka bir şeyle tatmini mümkün olmadığı için, iyileşmesi de söz konusu değildir.
Gönüle dokunmak : Gönül kırılması.
Gönül değmek : Bu ifade de gönül kırıklığı anlamına gelir.
Gönül edin de şu işimiz olsun : İşinin yoluna girmesi için, büyüklerden himmet (yani dua) isteyerek bir büyük kul (muttaki) dan himmet beklemek. Tasavvufda, büyüklerin duasını taleb etmek manasınadır. Yoksa büyükler (muttakiler) dediğimiz kişiler, haşa, Allah değildir. Ama, kalbi yaprak gibi titreyerek gözden yaşlar dökerek ihlasla mahviyetle Allah'tan isteme özelliğine sahip olmaları ve bir de, İslam'ı takva boyutuyla yaşama savaşı vermeleri münasebetiyle, duasının kabul şansı biraz fazla olan kişilerdir. Bu durumdaki kişiden "Hocam, dua edin de yarınki kimya sınavında başarılı olayım" diye dua isteğinde bulunmanın adına "himmet isteme" denir. Bu şekilde dua talebinde bulunmak ve dua istenenin de bir mü'min kardeşinin ihtiyacı için Allah'a dua etmesi "şirk" değil, bilâkis övülen, tavsiye edilen, şeriattaki yeri haylice sağlam olan bir husustur. Erenlerden himmet istemenin manası budur ve bu da şirk değildir. "Günahsız ağızdan dua isteyiniz" diyen Hz. Peygamber (s)'e, "Yâ Râsulallah! Hepimiz günahkârız, günahsız ağızı nerede bulacağız?" sorusunu yöneltince, O da şu karşılığı vermiştir. Hepiniz birbirinize hüsn-i zan üzere olmalısınız. (Hucurat/12) Bu yüzden kardeşleriniz günahsız ağızdır."
Gönül bir sırça kadehtir, kırılırsa yapılmaz: Bu atasözü gönlün ince olduğunu, en ummadık şeyden çok çabuk kırılabileceğini gösterir.
Sakıngıl yârin gönlü sırçadır sımayasın Sırça sındık (kırıldık) dan gerü bütün olası değil. Yunus Emre
Gönülden gönüle yol vardır : Allah'ı sevenler, dilden çok kalp ile anlaşırlar, veya birbirini seven insanlar, eş zamanlı olarak aynı duyguyu hissederler.
Gönül Kabe'si : Allah'a bütün dış yönelişlerin merkezi nasıl Hz. ibrahim (a)'in yaptığı Kabe ise, iç yönelişlerin merkezîleştiği yer de kalptir. Birisi maddî, diğeri, manevî Kabe'dir. Allah'a kulluk için kurulan (vaz'edilen) ev nasıl Kâ'be ise, Allah'a iman için insanın özünü teşkil eden yönü de kalp olmuştur. Gönül Allah'ı sever, kadın altın, para, şöhret, ev, çocuk, araba, villa gibi putlara itibar etmezse Kabe olur, bunun tersine durumda, gönül; Kabe (Allah evi) değil, put evi olur.
Gönül, Hak binasıdır : Kâ'be'yi Hz. ibrahim (a), gönülü de Allah inşâ etmiştir. Kabe, zamanımıza kadar çeşitli nedenlerle yıkılmış, fakat insan eliyle yeniden yapılmıştır. Kalp öyle mi?. Sonlu somutun (Kâ'be) inşası kolay; sonsuz soyutun (kalbin) inşası zordur.
Duruş kazan, ye, yedir Bir gönül ele getir Yüz Kâ'be'den yeğrekdir Bir gönül ziyareti. Yunus Emre
Yunus Emre farz olan hac dışında, yüz kerre Kâ'be'ye gitmek yerine, yaralı bir gönlü ziyaret etmeyi, daha üstün görüyor. 1993 senesinde umreye gitmek üzere para biriktiren kalabalık bir öğrenci kitlesi, o parayla Kâ'be ziyareti yerine, Bosna-Hersek'te kanayan mü'min kalplerin yarasının tamirini tercih etmiştir. Yunus Emre'nin şiirini, günümüz sosyal davranışları içinde en iyi anlatan motif, bizce, işte budur.
Gönül hoşluğuyla olur ibâdet : İbadetin kerhen (zoraki) olanı değil, tav'an (gönüllü, istekli) olanı makbuldür.
Gönül kalsın, yol kalmasın : Filancanın gönlü kırılacakmış diye yol (kanun, örf, kural) dan vazgeçilmez. Hz. Peygamber Efendimiz (s)'in hırsızlık yapan bir asinin affedilmesi konusunda, "sizden öncekiler, şeriatı kuvvetlilere değil, zayıflara uyguladıkları için helak oldular. Kızım Falıma dahi olsa, onun elini keserdim," demiş ve kanunun uygulanmasında hatıra gönüle bakılmaması gerektiğini vurgulamıştır.
Gönül sultan, aşk irâdet : Gönül kimi sever, kimi sevmez bunu anlamak mümkün değil, o bağımsız, tıpkı bir sultan gibi ne dilerse onu yapar, istediğini sever, istediğini sevmez, bunu da akıl anlamaz, şaşar, kalır.
Gönlüne danış : Bir olayla, bir problemle karşılaşırsan, onu gönül âleminde merkezileştirerek tefekküre dalarsın. Derken ya bir açılma, ya da bir daralma sezgisi zuhur eder. İşte problemin olumluluk, olumsuzluk göstergesi budur. Bu konuda isabet, temiz gönüllü kullarda daha çoktur.
Her gönülde bir aslan yatar : Herkesin gönlünde yaşattığı bir ideal vardır.
El işte, gönül oynaşta gerek : El, günlük maişetini sağlama mücadelesinde meşgul iken, gönül de kendi âleminde, zevk ve şevkle dolu olmalı. Aksi takdirde, işte boğulur, iş denen makinenin duygusuz bir parçası olur.
Herkesin gönlünce yaz olmaz : Herkesi memnun etmemiz mümkün değildir. Öyleyse, inandığımız doğruyu yaşayalım, Allah'ı razı etmenin mücadelesini verelim.
Gözden ırak olan, gönülden de ırak (uzak) olur : Bir kimsenin birini sevdiğinin alâmetlerinden biri de, görme arzusudur. Sıkça görmeyi istemek, sevmenin bir belirtisidir. Gözden, etraftan, yakınlıklardan uzaklaşmak gönül uzaklığına, yani sevgisizliğe alâmettir.
Bela dil (gönül)dendir, o dildar(sevgili) elinden dadımız (şikayet) yoktur. Gönüldendir şikâyet, kimseden feryadımız yoktur. Divane Mehmed Çeleb
1-MERYEM SURESİ 96.AYET
İMAN EDİP,SALİH AMEL İŞLEYENLER VAR YA , RAHMAN OLAN ALLAH ONLARI SEVDİRECEKTİR (gönüllere)
2-KEHF SURESİ 6.AYET
(EY MUHAMED) DEMEK ONLAR,BU SÖZE (kitaba) İNANMAZLARSA, ONLARIN PEŞİNDE ÜZÜLE ÜZÜLE KENDİNİ HELAK EDECEKSİN !
AMELLER NİYETLERE GÖREDİR
YAPILAN İŞLER NİYETLERE GÖRE DEĞERLENİR.HERKES YAPTIĞI İŞİN KARŞILIĞINI NİYETİNE GÖRE ALIR. KİMİN NİYETİ ALLAHA VE RESULUNE VARMAK, ONLARA HİCRET ETMEKSE,ELİNE GEÇECEK SEVAP ,ALLAH VE RESULUNE HİCRET SEVABIDIR.KİMDE ELDE EDECEĞİ BİR DÜNYALIĞA VEYA EVLENECEĞİ BİR KADINA KAVUŞMAK İÇİN YOLA ÇIKMIŞSA ,ONUN HİCRETİ DE HİCRET ETTİĞİ ŞEYE GÖRE DEĞERLENİR.
İBADETE DEVAM..
ÂİŞE RADIYALLAHU ANHA ŞÖYLE DEDİ:
RESULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM
AĞRI, SANCI VEYA BENZER BİR SEBEPLE GECE NAMAZINI GEÇİRİRSE,BİR SONRAKİ GÜNÜN GÜNDÜZÜNDE ON İKİ REKAT NAMAZ KILARDI.